Alıntı

Toplumsal hayat bizi doğadan kopardı, onunla yeniden bütünleşmek zorundayız. “Ağaca sarılan hippi” imajını kastetmiyorum, onda yanlış bir şey yok da, demek istediğim, bir psikolojik ve ruhsal evrimin çok gerektiği. Şimdiki hayat tarzımızla ilgili en büyük sorunun ruhsallık eksikliği olduğunu düşünüyorum…

Julian Goldberger ("Şahin"in yönetmeni)

9 Kasım 2011 Çarşamba

Kader Ajanları

IMDB: 7.1
Rotten Tomatoes: % 72
Manalı Filmler: 8.0

Holivud’un gişeye yönelik yapımları arasında da mana seviyesi bakımından şaşırtıcı filmlere –artık- sıkça rastlanabiliyor, fakat “Kader Ajanları” bunlardan biri olmakla kalmıyor, eserin anlamla ilişkisi bakımından bir ölçüt de oluşturacak gibi görünüyor.

Çünkü bu film, kader/özgür irade meselesini irdeliyor.

Üstelik bu işi o kadar ciddi yapıyor ki, -senaryoyu da kendisi yazan- George Nolfi’nin müstakbel Christopher Nolan olarak selamlanmayı hak ettiğini söylemek mümkün.

Tabii ki o şapkalar biraz komik duruyor, sadece kafasında şapka olanların kapıları bir tür boyutlar arası geçit gibi kullanabilmesi, yağmurun “meleklerin” insanları görmesini zorlaştırması gibi buluşlar da öyle. Aslına bakarsanız, görünmeyen boyutlardan bazı varlıkların insanların gündelik hayatına böyle müdahale etmeleri, sürekli kontrol altında tutmaları veya düzenlemeleri fikrinin kendisi epeyce demode. Fakat neylersiniz ki Holivud’un en üst sınırı –en azından şimdilik- bu. En iyisi hikayenin o kısımlarını “fantastik” olarak görüp felsefi anlamda filmin ne söylediğine eğilmek.

Film temelde, herkes için geçerli bir “kader” olduğunu söylüyor. Fakat bu, her koşulda mutlaka aynen uygulanan bir şey değil; insanlar edimleriyle kaderlerini değiştirebiliyorlar. Daha doğrusu film bunu yapmaya cüret eden bir (senaryoya göre ilk) adamın öyküsünü anlatıyor.

Bu “ilk adam” meselesi de zaten öykünün en zayıf kısımlarından biri; insanlık başladığından beri kimsenin kendi kaderini tayin etmeye çalışmadığına, bunu ilk kez David’in yaptığına seyircinin inanması imkansız çünkü bu doğruysa David’in çok önemli, olağandışı özellikleri olması gerekir ki senaryo bu yönde herhangi bir veri içermiyor.

Tüm bu aksaklıklara rağmen, sadece büyük yazarların eserlerinde görülebilen bir güç var filmin hikayesinde, kuşkusuz bunu da Philip K. Dick’in bir öyküsünden hareket edilmiş olmasına bağlamak lazım. Dick, çok ünlü bir bilimkurgu yazarı, perdeye aktarılan eserleri arasında “Minority Report / Azınlık Raporu” ve “Blade Runner / Bıçak Sırtı” da bulunuyor. Aynen Isaac Asimov gibi Philip K. Dick de öykülerini o kadar sağlam bir temel üzerine inşa ediyor ki, yukarda belirttiğim benzer sorunlar eseri fazla yıpratmıyor. Ki aslında bu aksaklıkların Dick’ten kaynaklanmadığı çok belli, sadece filmin hikayesine temel oluşturan fikir ona ait ve o da harika.

Çünkü o fikir, tüm sanat tarihinin halli en müşkül sorunsallarından birini irdeliyor: “Yaratıcı’yı arama”… Filmde David’in sadece sevdiği kıza ulaşma çabası anlatılmıyor, kahramanımız her kim yazdıysa kaderini onunla görüşmek ve hatta onun kararlarını sorgulamak arzusu da duyuyor. İşte bu, yani bir insana böyle bir cüreti uygun görmek, korkmadan hikayeyi böyle şekillendirmek, ancak çok büyük ustaların yapabildiği bir şey.

George Nolfi ise ilerisi için umut veriyor, ilk filminde Philip K. Dick gibi çok büyük bir yazara tam manasıyla eşlik etmeyi başaramadıysa da, bu yöndeki çabası ve en azından Dick’in ağırlığı altında ezilmemiş olması takdire şayan.

Açık Gazete, 16 Eylül 2011

The Adjustment Bureau / Kader Ajanları
Senaryo ve yönetim: George Nolfi (Philip K. Dick’in "Adjustment Team" isimli öyküsünden)
Yapımcılar: Bill Carraro, Chris Moore, George Nolfi, Michael Hackett
Oyuncular: Matt Damon (David Norris), Emily Blunt (Elise Sellas), Michael Kelly (Charlie Traynor), John Slattery (Richardson), Terence Stamp (Thompson), Anthony Mackie (Harry Mitchell)
2011 ABD yapımı, 106 dakika
Gösterim tarihi: 4 Mart 2011
DVD firması: As Sanat / Universal Pictures

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder