Alıntı

Toplumsal hayat bizi doğadan kopardı, onunla yeniden bütünleşmek zorundayız. “Ağaca sarılan hippi” imajını kastetmiyorum, onda yanlış bir şey yok da, demek istediğim, bir psikolojik ve ruhsal evrimin çok gerektiği. Şimdiki hayat tarzımızla ilgili en büyük sorunun ruhsallık eksikliği olduğunu düşünüyorum…

Julian Goldberger ("Şahin"in yönetmeni)

26 Ekim 2014 Pazar

Meclis


Henüz küresel ölçekte yurttaşları Zhang Yimou veya Chen Kaige kadar ünlü olmasa da beğenilen filmler yönetmiş bir usta olan Xiaogang Feng'in 2007'de çektiği “Ji jie hao”, çok etkileyici bir eser...



Bu filmi izlerken Kurosawa ustanın “Yume / Düşler” filmindeki bir öyküyü hatırladım çünkü “Assembly”nin ana kişisi Yüzbaşı Gu Zidi, “Tünel”deki komutan gibi silah arkadaşlarının ölmüş olmasıyla ilgili vicdan azabı çekiyor. Şehitlerin naaşlarının tam nerede gömülü olduğunu bulursa arkadaşları hak ettikleri onura/madalyaya kavuşacak. Fakat Zidi'nin asıl meselesi bu da değil, düzgün biçimde gömülmezlerse arkadaşlarının ruhlarının huzur bulmayacağına inanıyor. Bu da -Budist inanca göre- tekrar enkarne olacakları zaman sorun çıkaracak.



Sözün kısası bu filmi önemli kılan ilk özelliği, komünist Çin'de yapılmış ama ana karakterini dini inançları olan biri olarak resmetmesi. Dahası var: Filmde olaylar 1948'de geçiyor, yani iç savaş sırasında, yani “düşman” da Çinli.



Bir başka ulusun insanlarını kötü göstermeyen, hedefini doğru belirleyip insanlara değil savaşa karşı duran az sayıda filme denk gelebiliyoruz; kaçırmayın...



Fragmanını izlemek için buraya tıklayınız.