Alıntı

Toplumsal hayat bizi doğadan kopardı, onunla yeniden bütünleşmek zorundayız. “Ağaca sarılan hippi” imajını kastetmiyorum, onda yanlış bir şey yok da, demek istediğim, bir psikolojik ve ruhsal evrimin çok gerektiği. Şimdiki hayat tarzımızla ilgili en büyük sorunun ruhsallık eksikliği olduğunu düşünüyorum…

Julian Goldberger ("Şahin"in yönetmeni)

14 Şubat 2012 Salı

Bir Zamanlar Anadolu’da

IMDB: 8,2
Meta Critic: % 76
Manalı Filmler: 9,0

Sinema, insanlara hayatın gerçeğe en yakın şeklini sunabilen, bu açıdan ayrıcalıklı bir sanat dalı. Haliyle sinema yapanlar (özellikle biz senaristler ve yönetmenler), gerçekliği nasıl yakalayıp sunacağımız sorunsalına, eserlerimizdeki gerçek-kurmaca oranına çok yoğunlaşıyor, bununla cebelleşiyoruz.

Nuri Bilge Ceylan ve yakın çalışma arkadaşlarının, her filmle yurtdışında önemli ödüller alarak adeta “sinemamızın milli takımı” haline gelmeleri kuşkusuz ki çok değerli. Fakat kanımca NBC’nin gerçeklikle ilişkisinde elde ettiği başarı, o ödüllerden daha mühim: Belki de tüm sinema tarihimizde gerçeği keşfetme ve izleyicisine aktarma konusunda en uç noktaya giden yönetmen o; üstelik her filminde kendini bu açıdan da geliştiriyor. Bir kaşif ve bir seyyah gibi gerçekliği inceliyor ve elde ettiği bulguları, çok makul şekillerde düzenleyip önümüze getiriyor.

Bir sanatçının gerçekliğe bu kadar prim verebilmesi için öncelikle kendi egosunu, sanatçı kişiliğini geri plana atabilmesi gerekir; NBC’nin ne kadar takdire şayan bir başarı elde ettiği buradan da belli.

Ünlü Çinli yönetmen Jia Zhangke Berlin Film Festivali için yazdığı yazıda “Kasaba” filminin kendisinde uyandırdığı duyguları, perdede karşılaştığı gerçeklikten neden ve nasıl etkilendiğini anlatmış (Yazı “BZA”nın Kurgu Günlüğü’nde), bir yerinde şunları söylüyor: “(NBC) Kamerasını gözden kaçırdığımız şeylere, görmezden gelmeye alıştığımız doğal olaylara odaklıyor. Aslında bize ilgilenmeyi ihmal ettiğimiz yanlarımızı, öznel duygularımızı gösteriyor sadece.”

Haklı, her filminde olduğu gibi “BZA”da da bunu yapıyor NBC. Ama bu kez hiç yapmadığı bir şeyi de yapıyor, mikrodan makroya ulaşıyor, ülkenin dev bir resmini çiziyor.

Bir adli soruşturma için bir araya gelen Doktor, Komiser, Savcı ve diğerlerinin birer devlet memuru olarak o hiyerarşinin içinde bir yerleri var. O alanda iktidar kendilerinde. Örneğin Komiser polislerin, Savcı ise hepsinin amiri. Mevzu manda yoğurdu da olsa, amir haklı olduğunu, en doğrusunu kendisinin bildiğini hissetmek arzusunda, diğerleri de ona bu üstünlüğü yaşatmak için uğraşıyor, adeta yarışıyorlar. İktidarda olmanın bir faydası da bu... “BZA” bu iktidarı, muktedir olmaya duyulan bu ihtiyacı sergiliyor ve sorguluyor.

Büyük ihtimalle dayakla büyümüş olan bu kişiler, iktidarlarını ve diğer muktedirlerle ilişkilerini korumak için gerektiğinde yalana, sahtekarlığa başvurabiliyorlar. Örneğin doktor, cesedin nefes borusundan toprak çıktığını, yani adamın ölmeden gömülmüş olduğunu otopsi raporuna koydurmuyor. Bunu yaparsa ek iş çıkartacak herkese; kendisine de, ama asıl önemlisi mesela Savcı Bey’e ek yük getirecek, bu da onunla ilişkisine belki bir gerilim katacak. Gerek yok buna. Sistemi koruması lazım. Vatandaşın hakları veya gerçek, iktidar sahiplerinin rahatından daha önemli değil…

Gerçekliği tahrif ettiğini önemsemiyor Doktor, buna alışmanın bedelinin ağır olabileceğini (film, o an yüzüne kan sıçratarak vurguluyor bunu) idrak edemiyor.

Doktor örneğinde görüldüğü gibi “BZA”, ana kişilerinin kişisel iktidarlarıyla ilgili meseleleri en büyük iktidara, yani devlete bağlıyor. Bu ülkede devletin kendi iktidarını, alıştığı, rahat ettiği biçimde sürdürmek için gizli-açık eylemler içine girdiğini, gerektiğinde şeytana parmak ısırtacak dolaplar çevirdiğini hepimiz biliyoruz. “BZA” bu yapının en küçük birimlerinde neler olduğunu gösteriyor, devletteki yozlaşmanın küçük iktidarların sahibi olan o memurlarla başladığını, onların hayat algısı yüzünden adeta kendiliğinden oluştuğunu ve büyüdüğünü düşündürüyor.

Dolayısıyla bu film sayesinde bir kez daha anımsadıklarımız şöyle özetlenebilir: “Acı ama gerçek”…

Açık Gazete, 13 Ocak 2011

Bir Zamanlar Anadolu’da
Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan
Senaryo: Ercan Kesal, Ebru Ceylan, Nuri Bilge Ceylan
Yapımcı: Zeynep Özbatur Atakan
Oyuncular: Muhammet Uzuner (Doktor Cemal), Yılmaz Erdoğan (Komiser Naci), Taner Birsel (Savcı Nusret), Ahmet Mümtaz Taylan (Arap Ali), Fırat Tanış (Kenan), Ercan Kesal (Muhtar)
2011 Türkiye, Bosna Hersek ortak yapımı, 150 dakika
DVD firması: Tiglon/İmaj