Alıntı

Toplumsal hayat bizi doğadan kopardı, onunla yeniden bütünleşmek zorundayız. “Ağaca sarılan hippi” imajını kastetmiyorum, onda yanlış bir şey yok da, demek istediğim, bir psikolojik ve ruhsal evrimin çok gerektiği. Şimdiki hayat tarzımızla ilgili en büyük sorunun ruhsallık eksikliği olduğunu düşünüyorum…

Julian Goldberger ("Şahin"in yönetmeni)

25 Eylül 2011 Pazar

Piyanist

IMDb: 8.5 (51. sırada)
Rotten Tomatoes: % 96
Manalı Filmler: 10

1 Eylül 1939’da Almanlar Polonya’yı işgale başladılar. 16 gün sonra da SSCB ülkenin doğusunu ele geçirdi. Savaş boyunca süren işgal ülkeye ağır hasar verdi ve yaklaşık 1 milyon Polonyalının ölümüne neden oldu.

Haliyle Polonya sineması işgal ve direnişi konu alan filmler yaptı: Ünlü yönetmen Andrzej Wajda “A Generation”, “Kanal”, “Katyn” gibi eserlerinde o dönemin olaylarını çeşitli açılardan irdeledi. Kayda değer bir başka çalışma ise Aleksander Ford’dan geldi, 1948 tarihli “Border Street”, işgal yüzünden bazıları birbirine düşman olan bir grup yeniyetmeye odaklanıyordu.

Bunlar önemli çalışmalardı ama konuyla ilgili film yönetmeye belki de en çok Polanski’nin hakkı vardı çünkü –“Roman” kitabında da anlattığı gibi- onun çocukluğu Nazi işgali altındaki Varşova’da geçmişti. Tüm bu filmlerde işlenen pek çok olayı bizzat yaşamış, yıllarca etkisinden kurtulamamıştı. İşgalle ilgili film çekmek istemesi doğaldı.

Sonunda Polanski aradığı projeyi buldu. Wladyslaw Szpilman’ın anılarından oluşan kitap ona, daha önce yapılanlara hiç benzemeyen bir Nazi işgali filmi çekme imkanı verdi.

Andığım diğer eserler ikiye bölünmüş bir dünyayı resmeder: Bir yanda mağdur Polonyalılar, karşılarında zalim Almanlar vardır. “Piyanist” ise çok daha gerçekçi bir tablo çiziyor: Szpilman için topladığı paralarla kaçan bir Polonyalı da var bu filmde, onun saklanmasına yardım eden, ona yiyecek götüren bir Nazi subayı da.

Seleflerinden farklı olarak “kahraman Polonyalı” imajı yok bu eserde, tersine ana kahramanı fena halde korkak, aylarca çeşitli harabelerde, terk edilmiş evlerde tek başına yaşadığı, direnişçilerin çabalarına tanık olduğu halde düşmana bir tek kurşun bile sıkmayan biri. Polonya’nın resmen hiç teslim olmadığı ve 6 yıl boyunca elden geldiğince savaştığı düşünüldüğünde, gerçek bir hikayeyi, yaşandığı biçimiyle perdeye aktarmaya çalışan Polanski’nin ne kadar cesur ve hümanist davrandığı daha iyi anlaşılıyor.

Dolayısıyla bu filmin başarısı büyük bir sürpriz değil, Polanski’nin duruşu çok daha şaşırtıcı: İnanılmaz derecede objektif kalmayı başarıyor, örneğin Nazilerin uyguladığı şiddeti özellikle vurgulamaya çalışmıyor, içeriği ne olursa olsun her planda aynı derecede sakin ve olgun. Bir insanın hayatta kalma çabasına odaklanıyor ve bunu o kadar başarıyla işliyor ki, tek bir şahsın hikayesi tüm sinema tarihinin en önemli savaş karşıtı filmlerinden birini oluşturabiliyor.

Ödülleri:
En İyi Yönetmen, Erkek Oyuncu ve Uyarlama Senaryo dallarında Oskar; Film, Görüntü Yönetmeni, Kurgu ve Kostüm dallarında Oskar adaylığı.
Altın Palmiye.
Ayrıca 45 ödül ve 38 adaylık.

Meraklısına:
Polanski hep çok iyi bir yönetmendi, filmografisi “Chinatown / Çin Mahallesi” gibi başyapıtlarla dolu. Fakat bir süredir durgundu, filmleri yeterince canlı, olması gerektiği kadar parlak değildi. Çok beğenilen “Piyanist” ikinci doğuşu oldu.

Bozuk paraları masanın üzerine atarak kontrol eden müşteriyi, bir başka ünlü Polonyalı yönetmen Krzysztof Kieslowski’nin “Trois couleurs: Blanc / Üç Renk: Beyaz” filminin başrolünde izlediğimiz Zbigniew Zamachowski oynuyor.

Oynadığı karakterin duygularını daha iyi anlayabilmek için Brody, oturduğu evden taşınmış, arabasını satmış ve çekim boyunca TV izlememiş.

İçinde tek kelime Fransızca olmadığı halde En İyi Film dalında Fransızların Oskarı sayılan Cesar’ı kazanan ilk film.

Açık Gazete, 2 Eylül 2011

The Pianist / Piyanist
Yönetmen: Roman Polanski
Senaryo: Ronald Harwood (Wladyslaw Szpilman'ın kitabından)
Yapımcılar: Roman Polanski, Alain Sarde, Robert Benmussa
Oyuncular: Adrien Brody (Wladyslaw Szpilman), Emilia Fox (Dorota), Michal Zebrowski (Jurek), Ed Stoppard (Henryk), Maureen Lipman (Wladyslaw'ın annesi), Frank Finlay (Wladyslaw'ın babası), Jessica Kate Meyer (Halina), Julia Rayner (Regina), Thomas Kretschmann (Yüzbaşı Wilm Hosenfeld)
2002 Fransa, Polonya, Almanya, İngiltere ortak yapımı, 90 dakika
DVD firması: Özen Film

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder