Alıntı

Toplumsal hayat bizi doğadan kopardı, onunla yeniden bütünleşmek zorundayız. “Ağaca sarılan hippi” imajını kastetmiyorum, onda yanlış bir şey yok da, demek istediğim, bir psikolojik ve ruhsal evrimin çok gerektiği. Şimdiki hayat tarzımızla ilgili en büyük sorunun ruhsallık eksikliği olduğunu düşünüyorum…

Julian Goldberger ("Şahin"in yönetmeni)

6 Ekim 2010 Çarşamba

Kader Bağlayınca

Irkçılıkla ilgili en manalı filmlerden biri, sarsıcı bir dostluk hikayesi... "Judgment at Nuremberg / Nüremberg Duruşması"nın yönetmeninden

IMDB: 7,7
Allmovie: 4 yıldız
Rotten Tomatoes: % 86
Manalı Filmler: 9,0

Tony Curtis’in anısına
(3 Haziran 1925 – 29 Eylül 2010)


Bir trafik kazası olur, devrilen hapishane arabasından iki mahkum çıkmayı başarır. Beyaz Joker ve zenci Cullen birbirlerine zincirlidirler, bu durum arazide ilerlemelerini zorlaştırır. Köpekli ekipler peşlerindedir, üstelik karşılaştıkları bazı insanlar da onlara kötü davranır, hatta linç edilmekten kıl payı kurtulurlar. Başka sorunları da vardır: Cullen beyazlardan, Joker siyahlardan nefret etmektedir, bu bilindiği için peşlerindeki Şerif bile “birkaç kilometre ilerlemeden birbirlerini öldürmüş olurlar” demektedir.

Ancak Joker ve Cullen, iki kez gırtlak gırtlağa gelseler de, sonunda birbirlerini anlamaya başlayacak, “kader arkadaşı” ve gerçekten dost olacaklardır…

Üstelik birkaç gün içinde…

Hem eleştirmenler nezdinde, hem gişelerde büyük başarı kazanan “Kader Bağlayınca”, Kramer’in yolunu açmış, büyük bütçeli, yıldız oyuncuları olan ama ciddi konulara eğilen filmler yapan bir sinemacı olabilmesini sağlamıştı.

İki ana karakteri arasında ayrım yapmayan film, dönemin seyircisinin “tehlikeli caniler” olarak algılayabileceği bu mahkumları, şiddet düşkünü, ırkçı, cahil insanlardan üstün tutuyor ve bunu açıkça yapıyor. Her ikisinin de önyargılarından kurtulup bilinçlenmelerini önemsiyor ve neden ve nasıl dost olabildiklerini gösteriyor. İnsan sevgisi ve yüksek ahlak filmin temel yapı taşları. Film boyunca devam eden Şerif-Yüzbaşı ilişkisi de buna hizmet ediyor (bir sahnede Şerif, kaçakların üzerine dobermanların salınmasını silah çekerek engelliyor ve “Bizim işimiz onları yakalamak, yok etmek değil” diyor).

Filmin düşünmeyi sevenlere sunduğu ikram ırkçılık konusuyla sınırlı değil; örneğin o dul kadının “kendi hapishanesini içinde taşıdığını”, hapsedilmemiş kişilerin de özgürlükten yoksun olabildiklerini gösteriyor, her mesele gibi özgürlüğün de bilinçle ilgili olduğunu vurguluyor (ki Kramer o kadın karakterini, linç-sever erkeklerle bir tutup toplumda yaygınlaşan “gizli faşizmin” eleştirisi açısından da değerlendiriyor).

Diğer özellikleriyle de çok başarılı bir film olan “Kader Bağlayınca”nın en çok iz bırakan yönleri, senaryosundaki incelikler, Kramer’in olgun yönetimi, muhteşem siyah-beyaz görüntüleri ve oyuncuların olağanüstü başarısı…

Ve tabii bir de Curtis’in cesareti… Bu film yapıldığında Curtis neredeyse 10 yıldır star konumundaydı ve çok popülerdi (Universal’a haftada ortalama 10 bin mektup gelirmiş, bir tutam saçı için yalvaran kadınlardan). Fakat olumlu eleştiriler, önemli ödüller alamıyordu çünkü kariyeri “aklı bir karış havada, kafasız ve amaçsız genç” rollerine sıkışmış durumdaydı (1958’den evvel Burt Lancaster sayesinde yer alabildiği iki ciddi film vardır sadece: “Trapeze” ve “The Sweet Smell of Success”). Bir yol ayrımına gelmişti: Yakışıklılığını öne çıkaran “boş” filmlerle devam edip ününü koruyacak ve çuvalla para kazanmaya devam edecekti veya mimlenme, seyirciyi hoşnut edememe, oyunculuk gücünü kabul ettirememe gibi riskleri göze alıp sosyal-siyasi meseleleri işleyen filmlere kabul edilmek için uğraşacaktı. Joker rolünü ona veren Kramer’in bile ciddi kaygıları vardı.

Ama sonuçta Curtis kendini herkese kanıtlamayı ve kabul ettirmeyi başardı, hatta iki yıl sonra Kubrick’le “Spartacus”te çalıştı.

Seçme replikler:
Joker: Kocana ne oldu?
Kadın: Sekiz ay önce kaçıp gitti. Burada sıkışıp kaldım.
Joker: Çok yalnız hissediyorsundur.
Kadın: Hapishane de öyle, değil mi?
Joker: Evet, aynen öyle.
Kadın: Gerçekten kötü oluyordur bazen?
Joker: Hıhı.
Kadın: Hayır.. Demek istediğim… Bazen o kadar kötü olur ki içini bomboş hissedersin. Anlıyor musun? Kocaman bir boşluk olur. Gözyaşlarınla doldurmak istersin.
Joker: Sana bir şey diyeceğim: Gözyaşlarıyla doldurursan işin biter.
Kadın: Başka ne yapabilirsin ki?
Joker: Ben o boşluğu hayallerle doldururum.
Kadın: Ama bir şeyi hayal edebilmen için onunla ilgili bilgin olması gerekir.
Joker: Hayır, gerekmez.
Kadın: Buradan 40 kilometre ilerde doğdum ben. Başka bir şey bilmiyorum, hiçbir şey…
Joker: Bilmen gerekmez. İstemen yeter. Eğer istersen kafanda milyonlarca resim yaratabilirsin.
Kadın: Resim mi?
Joker: Hıhı.
Kadın: Nasıl resim?
Joker: Her çeşit… Değişik yerler, değişik kişiler… Sahip olmak istediğin ama elde edemediğin her şey…

Meraklısına:
Filmin fragmanı

Filmin hikayesini yazan Nedric Young o dönemde kara listede olduğundan Oskar ödülü takma ismi Nathan E. Douglas adına verilmiş. Young’ın adını filme koyamamasına sinirlenen Kramer, iki senariste hapishane arabasının şoförleri rolünü vermiş, hatta jenerik akarken isimlerini ikisinin yüzünün göründüğü planın üzerine denk getirmiş (Resmi belgeler, 1993 yılında Young’ın dul karısının başvurusu üzerine düzeltilmiş).

Cullen rolü için ilk düşünülen isim Sammy Davis Jr imiş. O dönemde Elvis Presley de Joker rolünü oynamak için girişimlerde bulunmuş ama menajerinin ısrarlı itirazı yüzünden vazgeçmiş.

Kramer ilk günden itibaren Joker rolü için Marlon Brando’yu düşünmüş. Efsane oyuncu filmde rol almayı istemesine rağmen “Mutiny on the Bounty / Denizde İsyan” (1962) filminin çekimleri inanılmaz uzadığından o seti bırakıp gelememiş. Kramer son ana kadar Brando’yu beklemiş, çekimlere birkaç gün kala başka bir oyuncu aramaya başlamış ve Curtis’le anlaşmış.

Asılsız bir söylenti yüzünden Robert Mitchum’un zenci bir oyuncuya zincirlenmeyi istemediği için Joker rolünü reddettiğine yıllarca inanılmış. Oysa oyuncunun itirazının nedeni farklıymış: kendisi de eski bir mahkum olan Mitchum, bir Güney hapishanesinde biri zenci, diğeri beyaz iki mahkumun birbirlerine bağlandığına hiç tanık olmadığını, o dönemde kimsenin böyle bir şey yapmayacağını, bu trüğün filmin inandırıcılığını zedelediğini söyleyerek teklifi reddetmiş.

Çekimler sırasında eski bir mahkum danışman olarak çalışmış. Ancak adı jenerikte belirtilmemiş çünkü adam hala aranıyormuş.

Ödülleri:
En İyi Orijinal Senaryo ve En İyi Görüntü (siyah beyaz) dallarında Oskar ödülü; Film, Yönetmen, Erkek Oyuncu (Curtis), Erkek Oyuncu (Poitier), Yardımcı Erkek Oyuncu (Bikel), Yardımcı Kadın Oyuncu (Williams) ve Kurgu dallarında Oskar adaylığı
En İyi Film (dram) dalında Altın Küre ödülü; Yönetmen, Erkek Oyuncu (Curtis), Erkek Oyuncu (Poitier) ve Yardımcı Kadın Oyuncu (Williams) dallarında Altın Küre adaylığı
Dram kategorisinde Amerikan Yazarlar Birliği WGA ödülü
Ayrıca 11 ödül, 8 adaylık

The Defiant Ones / Kader Bağlayınca
Yapımcı ve yönetmen: Stanley Kramer
Senaryo: Nedrick Young (öykü), Harold Jacob Smith (senaryo)
Oyuncular: Tony Curtis (John 'Joker' Jackson), Sidney Poitier (Cullen), Cara Williams (çiftlikteki kadın), Theodore Bikel (Şerif Max), Charles McGraw (Yüzbaşı Frank), Lon Chaney Jr. (Koca Sam)
1958 ABD yapımı, 97 dakika
Gösterim tarihi: Aralık 1965

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder