Alıntı

Toplumsal hayat bizi doğadan kopardı, onunla yeniden bütünleşmek zorundayız. “Ağaca sarılan hippi” imajını kastetmiyorum, onda yanlış bir şey yok da, demek istediğim, bir psikolojik ve ruhsal evrimin çok gerektiği. Şimdiki hayat tarzımızla ilgili en büyük sorunun ruhsallık eksikliği olduğunu düşünüyorum…

Julian Goldberger ("Şahin"in yönetmeni)

3 Temmuz 2010 Cumartesi

Kızıl Çöl

IMDB: 7,7
Allmovie: 4,5/5 yıldız
Manalı Filmler puanı: 8,0
“Sinema Tarihinin En İyi 1000 Filmi” listesinde 284. sırada

Atıklar yüzünden kirlenmiş bir deniz… Fabrika bacalarından püsküren siyah, hatta zehirli sarı dumanlar… Her tarafta sanayi pislikleri, atılmış öteberi… Ve tüm bunların ortasında, ölüm tehlikesi yaşadığı araba kazasından sonra dengesi bozulmuş, varoluşuna anlam bulmaya, bir şeylere tutunmaya çalışan bir genç kadın…

Büyük usta Antonioni ilk başyapıtı “L'avventura / The Adventure / Serüven”de (1960) senaryoyu Guerra ile birlikte yazmış, başrolü de Vitti’ye oynatmıştı. Ardından gelen “La Notte / Gece” (1961) ve “Eclipse / Batan Güneş”te (1962) de üçü birlikteydiler. Yönetmene dünya çapında ün ve önemli ödüller kazandıran bu eserlerde üç sanatçı da üretimlerinin doruğundaydı. “Kızıl Çöl”de küçük bir düşüş olsa da yine çok iyiler.

Andığım başyapıtların ana teması “modern toplumda yalnızlaşan, arayış içindeki bireyler”dir. Antonioni ana kahramanlarını, kuleye benzeyen, teknoloji ve sanayileşmeyle ilişkili yapılarla (fabrika bacası gibi) ilişkilendirir, geniş mekanlarda dolaştırır, böylece fiziksel açıdan küçük oluşlarını, ruhsal sıkışmışlıklarıyla birlikte vurgular… “Kızıl Çöl”ün farkı, o kahredici yalnızlığın nedenlerini irdelemesinde. Ondan fazla planda görünen fabrika artıkları dünyanın kirlenmiş olduğunu anlatıyor, beraberinde toplum ve tabii ki bireylerin ruhları da kirleniyor.

Bu temaları senaryo mükemmel işliyor, sinema tarihinin en saygın görüntü yönetmenlerinden biri olan Carlo Di Palma kamera açıları ve renk düzenlemesiyle vurguluyor ve Monica Vitti kelimelerle ifade etmenin gerçekten güç olduğu bir seviyede oynuyor.

Filmin açılış sekansının neredeyse tıpatıp aynı bir final sekansıyla bittiğini, böylece Giuliana’nın içinde debelendiği döngüyü vurguladığını da belirtelim.

Meraklısına:
Filmin doruk sahnesinde Giuliana bir denizci ile karşılaşır, adam çok net ama biraz aksanlı bir Türkçe konuşur, adamın iyi niyetli yaklaşımına rağmen birbirlerinin dilini bilmedikleri için anlaşamazlar.

Mükemmeliyetçi yönetmen tabii ki doğal görüntüye (örneğin kırlara), fabrika dumanlarına vb müdahale etmiş, kendi deyişiyle “umutsuzluk ve ölüm düşüncesini güçlendirmek” istemiş.

Antonioni’nin ilk renkli filmi.

Ödülü:
Venedik Film Festivali’nde Altın Ayı.

Red Desert / Il deserto rosso / Kızıl Çöl
Yönetmen: Michelangelo Antonioni
Senaryo: Michelangelo Antonioni, Tonino Guerra
Yapımcı: Antonio Cervi
Oyuncular: Monica Vitti (Giuliana), Richard Harris (Corrado), Carlo Chionetti (Ugo), Xenia Valderi (Linda), Rita Renoir (Emilia), Valerio Bartoleschi (Giuliana'nın oğlu Valerio)
1964 İtalya, Fransa ortak yapımı, 120 dakika.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder